14 Aralık 2014 Pazar

İsim-Fiil

isim-fiil


Dosyayı indirmek için tıklayıp büyük görünümden sonra FARKLI KAYDET’i  Tıklayın.



İsim-Fiil

10 Ekim 2014 Cuma

Tarikat -11) EHL-İ TARİK ZATLAR RİSALE-İ NUR’DAN İSTİFADE ETMELİDİR.

Tarikat -11) 


EHL-İ TARİK ZATLAR RİSALE-İ NUR’DAN İSTİFADE ETMELİDİR.


Nurlar, mektebleri tam nurlandırmağa başladı. Mekteb şakirdlerini medrese talebelerinden ziyade Nurlara sahib ve naşir ve şakird eyledi. İnşâallah medrese ehli yavaş yavaş hakikî malları ve medrese mahsulü olan Nurlara sahib çıkacaklar. Şimdi de çok müftülerden ve çok ülemalardan Nurlara karşı çok iştiyak görülüyor ve istiyorlar. Şimdi en mühim tekyeler ehli, ehl-i tarîkattır. Bütün kuvvetleriyle Nur Risalelerini nurlandırmaları ve sahib çıkmaları lâzım ve elzemdir. (Haşiye): İşte mühim bir nümunesi: Seydişehir’li Hacı Abdullah’ın bütün mensubları, hem Kastamonu’da, hem Isparta’da, hem Eskişehir’de Risale-i Nur dairesini kendi tarîkat daireleri telakki etmişler ki, onlardan Nurlara rastlayanlar, takdirkârane sahib çıkıyorlar. Onlara bin bârekâllah! Şimdiye kadar ben yalnız iman hakikatını düşünüp “Tarîkat zamanı değil, bid’alar mani’ oluyor” dedim. Fakat şimdi Sünnet-i Peygamberî dairesinde bütün oniki büyük tarîkatın hülâsası olan ve tarîklerin en büyük dairesi bulunan Risale-i Nur dairesi içine, her tarîkat ehli kendi tarîkatı dairesi gibi görüp girmek lâzım ve elzem olduğunu bu zaman gösterdi. Hem ehl-i tarîkatın en günahkârı dahi çabuk dinsizliğe giremiyor; kalbi mağlub olamıyor. Onun için onlar tam sarsılmaz, hakikî Nurcu olabilirler. Yalnız mümkün olduğu kadar bid’atlara ve takvayı kıran büyük günahlara girmemek gerektir. Emirdağ Lahikası II/53 p son


Risale-i Nur’u kadın, erkek, memur ve esnaf, âlim ve feylesof gibi her türlü halk tabakası okuyup anlayabiliyor.Kendi istidadları nisbetinde gördükleri istifadeler karşısında ona bir kat daha sarılıyorlar. Liseliler, üniversiteliler, profesörler, doçentler, feylesoflar okuyorlar. Bu münevver sınıflar fevkalâde istifade ettikleri gibi; Risale-i Nur’un hârikulâdeliğini ve te’lif san’atındaki üstünlüğünü tasdik edip hayretler içerisinde bütün külliyatı okumak iştiyakına sahib oluyorlar. Şualar 549 p son




Tarikat -11) EHL-İ TARİK ZATLAR RİSALE-İ NUR’DAN İSTİFADE ETMELİDİR.

25 Eylül 2014 Perşembe

Tarikat -3 )TARİKAT MESLEĞİNDE KALB ESASTIR

3- TARİKAT MESLEĞİNDE KALB ESASTIR


Mesnevi-i Nuriye’de sahife 7 de; Ekser ehl-i tarîkat gibi yalnız kalben harekete kanaat edemedi” sahife 252 de ;
Tasfiye ve işraka
müesses olan muhakkikîn-i sofiyenin minhacıdır.”


hem T.H 695 de; “…kalb yoluyla giden ehl-i tasavvuf…”


ve dahi
Emirdağ Lahikası I / 242 geçen
“Seyr-ü sülûk-ü kalbî ile tarîkat mesleğinde”



gibi cümlelerden anlaşılacağı üzere Tarikat mesleğinde kalb esastır. Mürşidler, müridlerin aklî olarak iknalarını düşünmezler. Yani aklı sarf-ı nazar ederek müridin sadece kalbi inkişaflarını temine çalışırlar. Bu esasın muktazisi olarak müridlerin imanî bir mes’eledeki kanaatleri ancak mürşidlerinin yüksek makamı ve mes’elelerdeki hükümlerine bağlıdır. Emirdağ Lahikasında bu durum şöyle anlatılır;


…büyük kutbun müridlerinin kanaat-ı kalbiyelerini temin eden üstadlarının fevkalâde
makamı
ve mes’elelerde hükümleri… Emirdağ Lahikası I / 91 p1


Keza tarikattaki mezkûr esasın mukteziyatından biri de kaziye-i makbule diye tabir olunan büyük zatların sözlerini delilsiz olarak kabul etmektir. Şöyle ki;


Hattâ İlm-i Mantık’ta “kaziye-i makbule” tabir ettikleri; yani büyük zâtların delilsiz
sözlerini kabul
etmektir… Emirdağ Lahikası I / 91 p1




Tarikat -3 )TARİKAT MESLEĞİNDE KALB ESASTIR